Travesti ve transseksüeller bu kez başrol oyuncusu

Türkiye'de ilk kez travestilerin ve transseksüellerin yaşamını merkeze alan bir film çekildi. Bu hafta vizyona giren Teslimiyet'te bizzat travestiler ve transseksüeller rol alıyor.


EYÜP TATLIPINAR
Bu hafta gösterime giren filmler arasındaki Teslimiyet, imza attığı bir ilkle dikkat çekiyor; travestilerin, transseksüellerin yaşamları ilk kez, bizzat transseksüel oyuncuların rol aldığı bir filme konu ediliyor. Zeynep Özcan ve Emre Yalgın'ın senaryosunu yazdığı, Yalgın'ın yönettiği film Tarlabaşı'nda yaşayan dört travestinin birbirleriyle, aileleriyle ve mahalleye yeni gelmiş genç bir erkekle kurdukları ilişkiyi ele alıyor. Filmi izlerken hayatlarının ne kadar zorlu geçtiğini içeriden bir bakışla görüyorsunuz.
Teslimiyet'in basın gösteriminde oyunculardan Didem Soylu, Ayta Sözeri ve Seyhan Arman'a filmi ve gerçek hayatlarını sorma fırsatı bulduk...

KENDİMİ BİLDİM   BİLELİ OYNUYORUM
-Oyunculuk deneyiminizin öncesi var mıdır?

Seyhan Arman: 1980 Adana doğumluyum. 12 yaşından beri tiyatronun içindeyim. 15 yaşından beri profesyonel oyuncuyum. Adana'da birçok özel tiyatro grubunda çalıştım, 6 yıl kadar çocuk tiyatrosu yaptım. İstanbul'da dizilerde ve filmlerde oynadım ama ana kadrosunda oynadığım ilk film.

-İstanbul maceranız nasıl başladı?
S. Arman: 20 yaşında geldim İstanbul'a. Çanakkale'de turnemiz vardı, İstanbul'daki bir arkadaşımın yanına uğrayıp peruk, palyaço burnu gibi şeyler almayı düşünüyordum. O gelişimde hayatımı İstanbul'da yürütebileceğimi düşündüm. Daha çoktu imkanlar. Adana'da herkes her yıl 'Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ı izler mesela, başka seçenek pek yoktur, burada bir sürü tiyatro var.

-Ne zaman transseksüel oldunuz?

S. Arman: Ben ilkokula başladığım çağlarda keşfetmiştim bu durumu. Travesti, transseksüellik gibi kavramları bilmiyordum. Zeki Müren'i ya da Bülent Ersoy'u tanımıyordum, biraz klişe gibi olacak ama erkek bedenine hapsolmuş bir kadın olduğumu düşünüyordum. Aklıma bir çözüm gelmiyordu tabii o yaşta, ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Uyuyayım, uyandığımda saçım diğer kızlarınki gibi uzamış olsun istiyordum mesela. Gençlik çağlarında eşcinsellik, transseksüellik kavramlarından haberdar olunca adını koydum. Trans geçişime 20 yaşında başladım ama bunun estetik operasyonla, hormon almayla bir alakası yok, tamamen bir varoluş biçimi.

-Aileniz bu duruma nasıl tepki gösterdi?
S. Arman: Ailemle halen görüşüyorum, bir sorunum yok ama bu özel bir durum, çoğu kişi için geçerli değildir. Benim kurtarıcım tiyatroydu; hep sanatçı çocuk, tiyatrocu çocuk, radyocu çocuk gibi etiketlerim vardı. Sahnedeki çocuktum ve ailem için de, çevrem için de hep orada kaldım. Neye uğradığını şaşırma duygusunu yaşadılar ama trans geçişimi tamamladıktan sonra bile, beni onlarca kılıkta gördükleri için fazla garipsemediler. Her zamanki Seyhan'dım hala. Kendimi, hissettiklerimi onlara da anlattım.


-Oyunculuk alanında bu konuda çok ayrımcılık var mıdır? 

S. Arman: Orada her şey rol olduğu için diğer alanlardaki gibi çok sorun çıkmıyor. Şimdi ekranlara baktığımda bir sürü eşcinsel şarkıcı görüyorum ama yanında 30 tane kızla geziyor, heteroseksüeli oynuyor. Öyleymiş gibi yapmak zorunda kalıyor. Travestilerin, transseksüellerin bu kadar tepki çekmelerinin nedeni de seks işçiliği yapmaları değil, bu yalanı söylememeleri.

EN ZOR ŞEY YENİ BİR ORTAMA GİRMEKTİR
-Bu zorluklarla baş etmek için epey güçlü olmak gerekiyor sanırım... 


S. Arman: Evet öyle görüyorum kendimi. Tabi ki zorluklar, sıkıntılar var ama güçlü bir karakterim. Böyle olmaya mecbursunuz.

-En çok ne yorar sizi, hangi durumlarda zorlanırsınız? 

S. Arman: Pek çok şey vardır. Kendini keşfetme dönemi bir travmadır mesela ama ben bu travmayı da, aileye açılmayı da dediğim gibi tiyatro sahnesinde kolay atlattım. En zor şeylerden biri yeni bir ortama girmektir. Travma yaratır, çünkü o insanların akıllarında klişe bir karakter vardır mutlaka ve yapacağınız bir şey yok. Kendinizi sürekli yeniden anlatmak zorundasınız. O klişeyi bozmak için her seferinde yeni bir savaş veriyorsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder